Penti’nin Dönüşüm Hikayesi: Kültür, Büyüme ve Liderlik Üzerine Bir Yolculuk

Penti CEO’su Mert Karaibrahimoğlu, iş dünyasında sürdürülebilir başarının yalnızca müşteri veya çalışan memnuniyetine odaklanmakla mümkün olmadığını, asıl önemli olanın tüm unsurlar arasında sağlanan denge olduğunu vurguluyor. Bugün Türkiye’de ve dünyada 650 mağazaya ulaşan, 45 ülkede faaliyet gösteren ve yılda 63 milyon adet ürün satan bir marka haline gelen Penti, yalnızca bir çorap markasından küresel bir iç giyim markasına dönüşmenin öyküsünü yazıyor.

Bu dönüşüm yalnızca stratejik yatırımlarla değil, şirket kültürünün köklü bir şekilde yeniden şekillendirilmesiyle mümkün oldu. Karaibrahimoğlu, liderlik sürecinin çıraklıktan başlayarak, kalfalık ve ustalık aşamalarından geçerek inşa edildiğini ve her yeni pozisyonun aslında yeniden öğrenmeyi ve gelişmeyi gerektirdiğini ifade ediyor.

Büyüme Yolculuğu: Çıraklıktan Liderliğe

Karaibrahimoğlu, iş dünyasındaki yolculuğuna çıraklık döneminde Çapa Hastanesi’nin önünde su satarak başladı. O dönemde müşteri memnuniyetinin ne anlama geldiğini öğrendi. Gerçekten soğuk su satarak rakiplerinden ayrışmak, o dönemin en basit rekabet avantajıydı. Ancak o yıllarda hayatında yalnızca müşteri vardı. Yatırımcıların, iş ortaklarının ve çalışanların rolünü, zamanla deneyimleyerek fark etti.

İngiltere’ye eğitim için gittiğinde, kalfalık dönemine adım attı. Burada hem eğitim aldı hem de kendi işini kurdu. 23 yaşında ilk restoranını açtı, ardından bir ikinci restoranı Cambridge’de hayata geçirdi. İşin mutfağında müşteriyle birlikte çalışanların da olduğunu, onların desteği olmadan işin sürdürülemeyeceğini deneyimledi.

Türkiye’ye döndüğünde, ustalık dönemine Starbucks’ın Türkiye operasyonunun ilk çalışanı olarak başladı. Burada işin yalnızca müşteri ve çalışanlarla değil, yatırımcılarla da doğru ilişkiler kurmakla sürdürülebilir hale geldiğini gördü. Türkiye’deki Starbucks mağazalarında Türk kahvesinin menüye eklenmesi gibi büyük bir değişimi gerçekleştirmek için yatırımcıları ikna etmesi gerekti. Küresel bir markaya Türkiye’nin kültürel gerçeklerini anlatmak, liderlik becerilerinin en önemli testlerinden biri oldu.

Son olarak, liderlik dönemine Penti ile adım attı. 12 yıl önce bir çorap markasını küresel bir iç giyim markasına dönüştürmek için yola çıktı. Küçük ölçekli bir işletmenin uluslararası bir marka olabilmesi için iş modelinin, üretimin, insan kaynağının ve kurumsal yapının yeniden şekillendirilmesi gerekiyordu.

Şirket Kültürünü Dönüştürmek: İnsan Kaynakları Her Yerde

Penti’nin büyüme yolculuğunda yalnızca çalışan memnuniyetine odaklanmak yerine, iş dünyasındaki tüm dinamikleri dengede tutacak bir yönetim anlayışı benimsendi. Karaibrahimoğlu, en iyi iş yerlerini yaratmanın yalnızca çalışanlara odaklanarak değil, müşteri, yatırımcı ve iş ortaklarıyla bütüncül bir sistem kurarak mümkün olacağını belirtti.

Başarıya ulaşan her iş modelinde çalışanların katkısı büyük olsa da, onların iş süreçlerine doğrudan dahil edildiği ve kendilerini değerli hissettikleri bir sistem yaratmak esas mesele. Bu nedenle Penti, “İnsan Kaynakları Her Yerde” mottosuyla hareket ederek, çalışan deneyimini yalnızca bir departmanın işi olmaktan çıkarıp, şirket genelinde bir kültüre dönüştürdü.

İnsan Kaynakları’nın yalnızca yönetim kararlarıyla değil, her çalışanın aktif katılımıyla şekillenmesi gerektiğine inanan Penti, liderlerin her seviyede iş arkadaşlarının fikirlerini dikkate aldığı bir yapı kurdu. Organizasyonun hızla büyümesine rağmen, “Büyürken Küçük Kalma” anlayışıyla, çalışanların hiyerarşik kademelerle uzaklaştığı değil, iç içe bir kültür oluşturuldu.

Penti’de “Girişimci Profesyonel” modeli benimsendi. Bu model, çalışanların yalnızca belirlenen kurallar içinde hareket eden profesyoneller olmaktan çıkarak, işin büyümesine katkı sağlayan girişimciler gibi düşünmelerini sağladı. Şirketin her çalışanı işin sahibi gibi hissetmeli ve süreçlere aktif olarak katılmalıydı.

Penti Gömleği anlayışıyla çalışan herkesin şirketin geleceği için sorumluluk alması gerektiği vurgulandı. Liderlik, yalnızca bir unvan veya makam değil, her çalışanın sürece katkı sağlayabileceği bir alan olarak tanımlandı.

Sürdürülebilir Başarı İçin: Dengeli Yönetim Anlayışı

Penti’nin hızlı büyümesi yalnızca pazarlama ve yatırım kararlarıyla gerçekleşmedi. Şirket, iş gücünü yalnızca bir maliyet kalemi olarak görmek yerine, çalışanların gelişimini destekleyen sistemler oluşturdu. İş dünyasında başarılı bir büyüme için yalnızca müşteri ve yatırımcı memnuniyetinin yeterli olmadığını, aynı zamanda çalışanların da bu sürecin merkezinde olması gerektiğini kanıtladı.

Karaibrahimoğlu’nun vurguladığı en önemli konulardan biri denge oldu. Bir şirketin yalnızca çalışanlarını mutlu etmesi yetmez, yalnızca yatırımcılarını memnun etmesi sürdürülebilir olmaz ve yalnızca müşterisini tatmin etmesi büyümeyi garantilemez. Bu üç unsurun birlikte yönetilmesi gerekir.

Örneğin, çalışanlara yüksek zam yapılması onları mutlu edebilir, ancak yatırımcılar mutsuz olabilir. Ya da büyük indirimler müşteri memnuniyetini artırabilir, ancak şirketin finansal sürdürülebilirliğini tehlikeye atabilir. Penti’nin başarısı, bu dengeyi sağlamak için geliştirilen yönetim anlayışında yatıyor.

Penti’nin Geleceği: 100 Yıllık Bir Marka Olmak

Penti, bugün 500 milyon Euro’luk bir büyüklüğe ulaşmış durumda. Ancak Karaibrahimoğlu, yalnızca mevcut başarıya odaklanmıyor, şirketin geleceğini şekillendirmek için yeni stratejiler geliştiriyor.

Önümüzdeki dönemde Penti, küresel pazarlarda daha fazla büyümeyi, üretim kapasitesini genişletmeyi ve çalışan deneyimini daha da iyileştirmeyi hedefliyor. Şirketin 75. yılını kutlamaya hazırlanırken, 100 yaşına kadar nasıl sürdürülebilir bir marka olabileceği üzerine şimdiden çalışmalara başlanmış durumda.

Bu vizyonun merkezinde yine insan var. Çalışanlar, müşteriler, yatırımcılar ve iş ortakları için dengeyi sağlayan bir yönetim anlayışıyla, Penti’yi yalnızca bir marka değil, bir kültür ve yaşam tarzı haline getirmek amaçlanıyor.

Karaibrahimoğlu’nun liderlik anlayışı, yalnızca başarıya ulaşmayı değil, bu başarıyı uzun vadede sürdürebilecek bir sistem kurmayı hedefliyor. Onun da belirttiği gibi, liderliğin sırrı dinlemek ve tüm paydaşların sesini duyarak ilerlemekten geçiyor.