Geleceğin İK Liderliği: Süreçten Kültüre, Operasyondan Stratejiye

CHRO 100 Adayı Zümra Çelik Soral – LELY Türkiye Head of HR, Müge Çevik’in sorularını yanıtladığı röportajda, günümüz İK liderliğinin yalnızca süreç ve operasyon yönetimiyle sınırlı olmadığını; insan potansiyelini stratejik bir kaldıraç olarak konumlandıran ve kurum kültürünü bilinçli biçimde tasarlayan bir liderlik anlayışına evrildiğini ortaya koyuyor. Soral’ın yaklaşımı; güvene dayalı liderlik, kapsayıcılığı kurum kültürünün merkezine alan uygulamalar, yapay zekâ ve veriyle güçlendirilmiş karar alma süreçleri ile çalışanların kendini güvende, değerli ve ait hissettiği bir çalışma ortamının sürdürülebilir performansın temelini oluşturduğunu net biçimde gösteriyor.

Günümüzde İK Lideri nasıl olmalı?

Günümüzde insan kaynakları liderliğinin kapsamı köklü bir dönüşüm geçiriyor. Artık İK’nın temel rolü sadece insanları yönetmek değil; organizasyonun stratejik yönünü belirleyecek insan potansiyelini açığa çıkarmak ve sürdürülebilir performansı mümkün kılacak kültürel zemini oluşturmak.

Uzun yıllar boyunca İK daha çok süreç, politika ve operasyonel görevlerle anıldı. Ancak bugün şirketlerin rekabet avantajı; çalışan deneyimi, kapsayıcılık, liderlik kültürü ve teknolojiyle desteklenmiş insan odaklı stratejiler üzerinden şekilleniyor. Farklı düşünen ve farklı yetkinliklere sahip ekiplerin birlikte değer yaratması, kurumların inovasyon kapasitesinin en belirleyici unsurlarından biri haline geldi.

Bu nedenle modern İK liderinin rolü stratejiye eşlik etmek değil; bizzat stratejiyi tasarlayan, yönlendiren ve gerektiğinde dönüştüren bir konuma evrilmiş durumda. Benim yaklaşımım, çeşitlilik ve kapsayıcılığı yalnızca bir hedef olarak görmekten öte, kurum kültürünün ayrılmaz bir parçası haline getirmek. Her çalışanın sesini duyurabileceği, fikir üretebileceği ve gelişim fırsatlarına eşit erişim sağlayabileceği bir yapı, hem organizasyonel bağlılık hem de inovasyon açısından kritik değer yaratıyor.

Bugün liderlik anlayışı da yeniden tanımlanıyor. Artık liderlik; bilgi birikimini tek başına taşımak değil, doğru soruları sorabilmek, dinlemek, empati kurmak, ekiplerle birlikte öğrenmek ve çevik karar alma becerilerini geliştirmek anlamına geliyor. Bu nedenle liderliğin yalnızca yöneticiler arasında değil, organizasyonun tüm katmanlarında yaygınlaştırılması stratejik bir ihtiyaç.

Bu dönüşümün en güçlü hızlandırıcılarından biri ise yapay zekâ. Veri analitiği ve yapay zekâ, yetenek yönetiminden çalışan deneyimine, ihtiyaç öngörülerinden organizasyonel tasarıma kadar birçok alanda İK’nın karar alma gücünü dönüştürüyor. Doğru tasarlanmış yapay zekâ çözümleri, insanın yerini almak için değil; insanın potansiyelini daha etkin kullanabilmesi için devreye girmeli. Benim için teknoloji, daha adil, daha öngörülebilir ve daha kişiselleştirilmiş insan süreçleri yaratmanın en güçlü yolculuk partneri.

Vizyonum, insanların kendilerini güvende, değerli ve ait hissettiği; teknolojiyle desteklenmiş ama insani dokunuşunu kaybetmeyen bir çalışma kültürü oluşturmak. Çünkü bir kurumun gerçek gücü, çalışanlarının ne kadar özgür düşünebildiği, kendini ne kadar ifade edebildiği ve yeteneklerini ne ölçüde kullanabildiğiyle ölçülüyor.

İnanıyorum ki geleceğin İK liderleri; stratejik aklı, teknolojiyi ve insani sezgileri aynı potada eritebilen, kuruma sadece yön değil, aynı zamanda kültür kazandıran liderler olacak.

Şirket olarak hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?

Organizasyonumuzda yürüttüğümüz projelerin ortak hedefi, insan odaklı kültürü teknolojiyle güçlendirerek daha öngörülebilir, daha kapsayıcı ve sürdürülebilir bir çalışma ekosistemi yaratmak. Bu doğrultuda hem liderlik hem çalışan deneyimi hem de veri yönetimi alanlarında kapsamlı adımlar atıyoruz.

Öncelikli çalışmalarımızdan biri, güvene dayalı liderlik anlayışını kurum geneline yaymayı hedefleyen Secure Based Leadership programımız. Bu program ile liderlerimizin hem ekiplerine hem de kendilerine yönelik daha yüksek psikolojik güven, daha güçlü iletişim ve daha çevik karar alma kasları geliştirmelerini destekliyoruz. Amacımız, liderliği sadece bir pozisyon değil; tüm organizasyona yayılan bir davranış biçimi haline getirmek.

Teknolojinin dönüştürücü etkisini güçlendirdiğimiz en kritik adımlardan biri ise, verilerimizi global ölçekte tek bir sistemde konsolide ettiğimiz ve yapay zekâdan aktif olarak faydalandığımız yeni dijital İK altyapısı. Bu proje sayesinde yetenek yönetimi, iş gücü planlaması ve çalışan deneyimi gibi alanlarda daha bütüncül, daha analitik ve daha öngörülebilir karar mekanizmaları kuruyoruz. Yapay zekâyı insan potansiyelini destekleyen stratejik bir partner olarak konumlandırıyoruz.

Kapsayıcı bir kültür oluşturmak amacıyla yöneticilerimize yönelik Diversity & Inclusion eğitimleri de hayata geçirdiğimiz önemli projelerden biri. Bu eğitimlerle, farklı bakış açılarını teşvik eden, herkesin kendini değerli ve ait hissettiği bir çalışma ortamının temellerini kuruyoruz. Amacımız, kapsayıcılığı kurum kültürünün ayrılmaz bir parçası hâline getirmek.

Tüm bu dönüşümün güçlü bir kültürel karşılığı olması için, şirket değerlerimizi davranışsal olarak en iyi temsil eden çalışanları görünür kıldığımız değer ödüllendirme programlarını yürütüyoruz. Bu projeler sayesinde hem olumlu davranışları teşvik ediyor hem de kurum içindeki rol model etkisini güçlendiriyoruz.

Bu çalışmaların tamamı, insanın potansiyelini ortaya çıkaran, teknolojiyle desteklenen ve kurumsal kültürü sürekli ileri taşıyan sürdürülebilir bir İK vizyonunun önemli yapı taşlarını oluşturuyor